14 Nisan 2015 Salı

SEÇİMLER- ADAYLAR VE MUSTAFAKEMALPAŞA KULİSLERİ-1

Demokrasinin olmazsa olmazlarından biri seçimlerdir. Toplulukların şu veya bu kademede kendilerini belirli bir süre için yönetecek kişileri belirlemeleridir.

Tek başına seçim demokrasi demek değildir. Öyle olsaydı 1982 yılında 12 Eylül Anayasa oylaması ile Kenan Evren'in Devlet Başkanı olduğu seçimler “demokrasi” sayılırdı. Özgür iradeli seçimler demokrasinin unsurlarından biridir ama kendisi değildir.

Ülkemiz 7 Haziranda Genel Seçim yaşayacak. 4 yıl süre ile ülkemizi yönetecek, bizim adımıza kararlar verecek, yasalar yapacak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni seçeceğiz.

Öncelikle yurttaşlık görevimiz seçimlerde oy kullanıp tercihimizi belirlemektir. Oy kullanmamak ta bir tercihtir ama örgütlü ve toplu olmadığı, bir amaca yönelik olmadığı zaman pek fazla “işe” yaramamaktadır. 
  
Bu nedenle seçmen listelerini kontrol edip, listelerde olup olmadığınıza bakmanızı öneririm. Aşağıdaki linkten bu işlemi Yüksek Seçim Kurulu'nun internet sitesi üzerinden yapabilirsiniz.

Seçmen sorgulama

Siyasi partiler her seçim çevresi için, çıkacak toplam milletvekili sayısı kadar adayını belirleyip liste yaparlar. Biz de sandığa gidip bu partilerden birini seçeriz.

Partiler adaylarını yasalara, tüzüklerine ve kendi anlayışlarına göre bir kaç yöntemle belirlerler.

Birincisi “Merkez Yoklaması” dediğimiz yöntemdir. Buna göre o seçim çevresinden başvuru yapan aday adayları , parti genel merkezinde oluşturulan bir kurul tarafından incelenir ve sıralama yapılır. 
 
İkincisi “eğilim yoklaması” dır. Burada o bölgedeki teşkilatların görüşleri (anket, gayri resmi oylama v.b) gibi usullerle belirlenir. Parti genel merkezi aday listesini yaparken bu sonuçları dikkate alır.

Üçüncüsü “ön seçimdir”. Partinin o bölgedeki delegelerinin veya tüm üyelerinin hakim gözetiminde oy kullanarak yaptığı seçim sonucu oluşan listedir.

Birinci yöntemde aday adayları Genel Merkez'in “gözüne girmek” için maddi manevi uğraşırlar. Çünkü listeye girip girmemeleri, girerlerse seçilebilecek bir sıradan girmeleri yani kısacası “kaderleri” onların elindedir. Bu yöntemle parti içerisinde “yaramaz çocuklar”, “istenmeyen kişiler” , “ileride tehlike olabilecekler” daha baştan elenirler. 
 
İkinci yöntem birincisine göre daha “demokratik” görünür. Ama uygulama bence öyle değil, tam tersine “merkez yoklaması” nın sevimsizliğini gidermek için bir algı yöntemidir. Bu yöntemi en çok kullanan AKP dir. Bir sürü anket, oylama yapar ama sonuçları kimse bilmez. Sandıklar ilde açılmaz. Sonuçlar Ankara'da belirlenir. “Temayülden” 1. çıktığını sananlar kendilerini 11. sırada buluverirler. Partililer de listeleri kendilerinin yaptıklarını sanırlar. 
 
Siyasi tarihimizde çok partili hayatımızın ilk seçimleri olan 1946 seçimleri çok eleştirilir. Özellikle de AKP, CHP'yi eleştirmeye oradan başlar. 1946 seçimlerinde “açık oy, gizli tasnif” le sonuçların belirlendiğini ve seçimlerde hile yapıldığını söylerler. Ama AKP'nin yaptığı “temayül” de bir çeşit “1946 seçimi” değil midir?

AKP bu seçimlerde yeni bir uygulama daha başlattı. Bütün sivil toplum örgütlerinin , odaların, derneklerin, spor kulüplerinin, kooperatiflerin yöneticilerini Bursa'ya “temayül” belirlemeye çağırdı. İlk bakışta güzel bir “demokrasi” ve “katılımcılık” örneği gibi duruyor. 

Gelin yakından inceleyelim.

Birincisi bu “temayülünde” sayımını, ne oy kullananlar ne adaylar , hatta il yöneticileri dahi bilmeyecek. “Sonuçlar” Ankara'da açıklanacak.

Bildiğiniz gibi Devlet Memurlarının particilik yapması kanunen yasaktır. Oy kullanmaya çağırdığınız derneklerin bazılarında devlet memurları yöneticidir. Siz resmen devlet memurunu siyasi parti faaliyetine çağırıyorsunuz. Yani kanunun çiğnenmesine çağrı yapıyorsunuz. Hepsi bir yana benzer bir çalışmayı CHP veya MHP yapsaydı oraya giden memurlara neler yapardınız? 
 
Son olarak ta bu uygulama ile AKP örgütlerini açığa düşürdünüz. Beğenelim veya beğenmeyelim sizin için çalışan ilçe teşkilatlarının, parti üyelerinin iradesini “sulandırdınız”. Çağırdığınız STK ların yönetimlerinde AKP li olmayan, hatta diğer partilerle özdeşleşmiş, o partilerin yöneticileri de var. 

Hadi daha somut bir örnek vereyim. Şöförler ve Otomobilciler Odası başkanı Vahit Girgin yılların CHP' lisidir. O'nu da çağırdınız. Kendisi bu çağrıyı etik bulmadığı için gitmedi ama ya gitseydi?
 
Düşünün Fenerbahçe'ye hangi oyuncunun transfer edileceğine dair bir oylama yapılacak. Bu oylama da Fenerbahçe taraftarının yanı sıra Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve Bursaspor taraftarı da oy kullanacak. Bu oylama da sizce “Messi alınsın” kararı çıkar mı? 
 
Bugünlük bu kadar. Gelecek yazıda “ön seçim – CHP – partilerin ilçedeki aday adayları ve son durumları” nı yazacağım.

25 Mart 2015 Çarşamba

TOPLAM OKUNMA SAYIMIZ

ONLİNE ZİYARETÇİ